ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

GİRESUN TARİHİ


giresun tarihi
 giresun resimler
giresun fotoğraflar
giresun amnzaralar
giresun görüntüler
giresun haber
giresun harita
giresun ulaşım
giresun yemekleri
giresun video
giresun spor
giresun turizm
giresun otel
giresun pansiyon
giresun yurt
giresun konaklama
giresun konut
giresun emlak
giresun daire
giresun satılık
giresun kiralık
giresun lojman
giresun toki
giresun sağlık
giresun hastahaneleri
giresun devlet hastahanesi
giresun ssk
giresun sgk
giresun iş
giresun valilik
giresun belediye
giresun emniyet
 giresun tirafik
giresun nüfus
giresun meb
giresun eğitim
giresun okul
giresun kurs
giresun lisesi
giresun doğa
giresun gezi
giresun tatil
giresun deniz
girsun plaj
giresun ekonomi
giresun sanayi
giresun ticaret
giresun tarım
giresun dağları
giresun akarsuları
giresun yaylalar
giresun kültür
giresun sanat
giresun
Giresun, Anadolu´nun kuzeydoğusunda, yeşille mavinin kucaklaştığı Karadenizin inci kentlerinden birisidir. Şehir, denize doğru uzanan yarımadanın üzerinde yer almaktadır. Yarımadanın karşısında Karadenizin tek adası olan Giresun Adası (Aretias), kentin bir kolyesi gibi durmaktadır. Şehrin nerede kurulduğu ve kimler tarafından iskan edildiği konusu tartışmalıdır.
 Bu tereddüt M.Ö. 350 yıllarına ait kaynaklarda da yer almaktadır. Coğrafyacı Strabon, Farnakia dediği şehrin; bugünkü Giresun kentinin olduğu yerde kurulduğu üzerinde durmuştur. Romalı idareci Arrien Farnakia´nın eski adının Kerasus olduğunu belirtmiş ve buranın Sinoplular tarafından kurulduğunu yazmıştır. Şehir hakkında Roma, Bizans ve Rum Pontus İmparatorluğu dönemine ait tatminkar bilgiler yoktur. Eski Anadolu tarihi araştırmalarında, şehir ve kasaba tarihlerinde dil incelemeleri sonucunda, bu bölgede M.Ö. 2000´li yıllardan beri
Türk varlığının mevcut olduğu anlaşılmıştır. M.Ö. 7.y.y.da İskitlerin Karadenize göç etmesi ile Oğuz unsurları da bu bölgeye yerleşmişlerdir. Bu bölgede Oğuz boylarından Yazır, Döğer, Avşar, Karkın, Halaç´ların; Akhun, Kuşan, Peçenek, Hazar, Hun, Kıpçak Türklerinin yerleşimi mevcuttur. Karadeniz bölgesinde, ilk ve orta çağlarda, İskit, Kimmerler, Hun, Hazar, Bulgar, Uz, Peçenek göçlerinin sonucu Türk iskanının olduğu, Karadeniz ağızlarının fonetik ve morfolojik yapısıyla birlikte yer adlarından da anlaşılır.
Giresun´un batı yakasındaki Çıtlakkale mahallesinin adının Deliorman ve Selanik civarından gelerek buraya yerleşmiş olan Türk topluluğu Çıtaklardan geldiği, bölgede konuşulan lehçenin ve kültür unsurlarının Çıtak ve Gagavuz Türklerinin ki ile benzerlik gösterdiği görülür. Hitit İmparatorluk dönemi tabletlerine dayanan tarihi kaynaklarda, Giresun´un Azzi Bölgesi sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Karadeniz bölgesinde 90´a yakın koloni şehri kuran Miletoslular, Giresun ve Tirebolu şehirlerinin de kurucularıdır. Amaçları bu bölgeyi kendilerine yurt edinmek olmayıp, buraların her türlü yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürmekti. Bu yüzden yerleşim birimlerinin korunabilecek kısımlarını alıp buralara yerleşmişlerdir. Çevresinde önemli gümüş
ve demir üretim yerleri olan Giresun´a Romalılar tam bir hakimiyet kurmamışlardır. Onların döneminde bu bölgede para basıldığı rivayet edilmektedir. Roma idaresinin ilk dönemlerinde Romalı yazarlardan Ammianus Marcel´e göre Romalı komutan Lucullus buraya geldiğinde yabani kiraz ağaçlarını görmüş ve bu ağacın fidanlarını Roma´ya götürmüştür. Bu bilgi kirazın dünyaya Giresun´dan yayıldığı inancının kaynağı olmakla birlikte Roma´da daha önce de kirazın varolduğu belirtilmektedir.
Giresun Romalıların ardından Bizanslıların denetimine geçmiştir. Bizans egemenliği döneminde Yunan medeniyetinin büyük bir hızla gelişip yayılmasına karşılık, Yunan soyu gittikçe zayıflamıştır. Bu sebeple, Bizans İmparatorları, ülkelerinin içerisinde yaşayan ve başka soydan gelen insanları asimle etmeye çalışmışlar ve bu yolda en çok dil ve dinden yararlanmışlardır. Doğu Karadeniz´in ormanlık alanlardaki kabileleri itaat altına almak için ormanlar kesilerek yollar açılmış, yol boylarına muhafız kulübeleri yapılmış, hatta bir miktar Hıristiyan Bulgar
Türk´ü de getirilip bölgeye yerleştirilmiştir. Bizanslılar bu yolda çaba harcarken 705 yılında ilk kez Müslüman Arap orduları bölgeye gelip İslamlığı tanıtmaya başlamıştır. Anadolu Selçuklu Devletine vergi vermeyi kabul eden ve 1244´te Moğolların egemenliği altına giren Trabzon Türklerin bir eyaleti haline gelmiştir. Trabzon´a bağlı bulunan Giresun ve çevresi Moğol nüfuzu altına girmiştir. İşte bu sırada, Oğuzların Üçok koluna mensup boylardan biri olan Çepniler; Ordu, Giresun ve
Trabzon illeri sınırlarına yerleşmeye başlamışlardır. Bayram Bey, Ordu ve çevresini kontrol altına alan Çepni Türkmenlerinin beyidir. Oğlu Hacı Emir Bey döneminde bu bölgeye "Bayramlu Beyliği" denilmeye başlanmıştır. O da aynı şekilde Trabzon Rum İmparatorluğunu sıkıştırmaya devam etmiş olup, Hacı Emir Beyin Oğlu Emir Süleyman Bey de, 1397´de Giresun´u fethetmiştir. Böylece onun zamanında Giresun ve çevresinin fethi ve Türkleşmesi tam manasıyla sağlanmıştır. Bu beylik iç ve dış çatışmalar sonucu zayıflayıp Sivas Hükümdarı Kadı Burhaneddin´in hakimiyetine girmiş ve dolayısıyla Giresun da bu devletin sınırları içinde kalmıştır.
 Bugüne kadar yanlış bir kanaat olarak Giresun´un Türkleşmesi Fatih Sultan Mehmet´in 1461´de Trabzonu fethiyle beraber gösterilmiştir. Giresun´un Osmanlı Devletine bu tarihte katıldığı doğrudur. Oysa Giresun´un Türkleşmesi 1397´de Bayramlu Çepni Türkmen Beyi Emir Süleyman Beyin Giresun´u fethetmesiyle gerçekleşmiştir. Bu yanlış kanaat yüzünden Giresun´da onun adını taşıyan hiçbir eser bulunmamaktadır. Dolayısıyla Giresun´un ilk fatihi tanınmamaktadır.
 18. yüzyıldan kalma bir yapıdır. 18. yüzyılın ortalarında, Ortodoks kilisesi olarak yapılmış olan bina, 1923 yılına kadar kilise olarak kullanılmıştır. 1923 yılından 1948 yılına kadar boş kalmış, 1948-1967 yılları arasında cezaevi olarak kullanılmış, 1967 yılından 1982 yılına kadar tekrar boş bırakılmıştır. 1982 yılında restore edilen bina 1988 yılında müze olarak açılmıştır. Müze içerisinde Eski Tunç Çağı, Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait antik eserler, taş kabartmalar, eski tarihlerde kullanılan silah, giysi ve para örnekleri sergilenmektedir. Yapı dıştan dikdörtgen, içten bazilika plan ile kubbeli haç planının birleştirildiği karma plan şeklindedir. Müze binası olarak kullanılan yapının hemen kuzeyinde bodrum üzerine üç katlı tarihi bir bina daha vardır ki burası da papaz evi olarak bilinmektedir. 1993 yılında burası da orijinaline uygun olarak yeniden yapılıp müzenin idari binası olarak hizmete açılmıştır. Kuvay-ı Milliye kahramanlarımızın ve şehitlerimizin anılarını yaşatmak amacıyla 1999 yılında müze içinde Fotoğraf, Sergi salonu, Kuvay-ı Milliye'de Osman Ağa ve Giresun Gönüllüleri Fotoğraf Müzesi izleyicilerin ilgisine sunulmuştur.
 Çocuk Kütüphanesi (Katolik Kilisesi) Giresun merkez Çınarlar Mahallesinde bulunan 19.yüzyılın başlarında yapıldığı tahmin edilen, 1967 yılında ise Çocuk Kütüphanesi olarak kullanılmaya başlanan Katolik Kilisesi dikdörtgen planlı, ana cephesi üçgen alınlı belirlenmiş olup, köşelerde taştan yivli köşe kolonları bulunmaktadır. Girişin üzeri dört köşeli sütunla taşınan yuvarlak kemerli kırma çatılı bir sündürme ile örtülüdür. İç ve dıştan çok güzel görünen bina Kültür Bakanlığınca 2001-2002 yılında bina ve çevre düzenlemesi tam olarak yapılmıştır. Giresun Adası Kıyıdan bir mil açıkta bulunan ada, Doğu Karadeniz’in yaşanabilir tek adasıdır. Ada, Aretias, Areos Nesos ve Arionesos adlarıyla da anılmaktadır. Adanın kapladığı alan yaklaşık olarak 40.000 m2’dir. Efsaneye göre Argonautların Altın Post seferine katılan Herkül, Giresun Adası’na da uğramış, burada insan yiyen kuşlarla savaşmıştır. Ayrıca, kadın savaşçılar olarak bilinen Amazonlar, 
Giresun Adası’nı üs olarak kullanmıştır. Kent ve yöre halkı tarafından kutsal sayılan adanın etrafı surlarla kaplı olup, saray ve manastır kalıntıları yer almaktadır. Adanın yazın hizmet veren bir çay bahçesi ile büfe, çadır sahaları, piknik alanı bulunmaktadır. Her yıl 20 Mayıs'ta yapılan Aksu Şenliğinde kayıklarla ada çevresinde dolaşılır. Şebinkarahisar Taşhanlar Şebinkarahisar İlçe merkezinde kalenin kuzey eteğinde yer alan tarihi bir yapıdır. Yerli kara taştan iki katlı, kemerli, tipik Osmanlı Taşhanları mimarisinde yapılmıştır. Şebinkarahisar Taşhanı'nın günümüze gelebilen en sağlam tarafı güney cephesidir. Girişin iki yanında, iki katlı kemerli mekanlara, tam ortada ise bir avluya yer verilmiştir. Kuzey cephesinde dışarıya dönük beş adet kemerli dükkan kısımları mevcuttur. Zeytinlik Mahallesi Kalenin güneydoğusunda yer alan Zeytinlik Mahallesi eski tarihi Giresun evlerinden oluşur. Kentsel sit alanı olarak koruma altındadır. Kentin geçmişteki dokusunu yansıtan gezilip görülecek müstesna bir mahallemizdir. Bazı evlerin restorasyonu yapılmış bazıları kamulaştırılma aşamasında olup, iyileştirme çalışmaları devam etmektedir Şebinkarahisar 
Atatürk Evi Müzesi Giresun İli, Şebinkarahisar İlçe merkezinde bulunan 12 Eylül 1924 tarihinde Atatürk'ün Şebinkarahisar'a gelişinde kaldığı ev olarak kullanılan Atatürk Evi Müzesi, İlçenin tam merkezinde ahşaptan yapılmış iki katlı sade bir binadır. Yapım tarihi kesin bilinmemekle beraber 19. yüzyılın sonunda veya 20. yüzyılın hemen başında yapıldığı tahmin edilmektedir. Binanın bulunduğu kısım ve bahçesi yoldan yüksekçe bir platform üzerinde yer almaktadır. Birinci kata giriş doğudan, zeminden genişçe bir ahşap kapıyla sağlanmıştır. Faal olarak kullanılmayan bu kattan ahşap dönerli bir merdivenle ikinci kata çıkılmaktadır. Ancak ikinci kata çıkış asıl anıtsal olarak kuzeyden ayrı bir girişle sağlanmıştır. Önü çıkmalı üçgen alınlıklı, ahşap sütunların taşıdığı, 10 adet taş basamaklı merdivenlerin bulunduğu ana giriş kısmı mevcuttur ki buradan da iki kanatlı ahşap bir kapıyla direk ikinci kata girilmektedir. Asıl müze olarak kullanılan kat burası ve hemen üzerinde yarım kat halindeki ön cepheden görünmeyen çatı katıdır. 
Bu çatı katına da ikinci kattan dönerli ahşap bir merdivenle çıkılmaktadır. Maliye ve Gümrük Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünün 2 Mayıs 1986 gün ve 3121-749/16781 sayılı yazısıyla mülkiyeti Hazineye ait bu yapının Kültür ve Turizm Bakanlığına olan tahsisi kaldırılmış, Şebinkarahisar Belediyesi'ne tahsis edilmiştir. Halen Şebinkarahisar Belediyesi'ne ait olan Atatürk Evi Müzesinde, Atatürk'ün kaldığı esnada kullandığı bazı eşyalar ve yöresel etnoğrafik bazı eserler sergilenmektedir. Şebinkarahisar Licese Kilisesi Şebinkarahisar İlçesi, Asarcık mevkii, Licese Köyünde bulunan kilisenin 18. yüzyılın ortalarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Kesme taştan yapılmış, merkezi tek kubbeli, haç planlı, üç apsisli bir kulisedir. Ortodoks Kilisesi olarak kullanılmış olan binanın, başında anıtsal bir giriş kapısı mevcuttur. Ayrıca kuzey tarafında bir tali kapısı vardır. İçerde mekan dört adet yuvarlak taş sütün ve iki adet paye taşımaktadır. Ana kapıdan içeri girdikten sonra hemen sağdan ve soldan merdivenlerle ikinci kata çıkılmaktadır.
Binanın dışında kuzey batı köşesinde binaya bitişik küçük bir çan kulesine yer verilmiştir. Binanın üzeri orijinalde alaturka kiremitle kaplı iken sonradan çinko saçla kaplanmıştır. Binanın kuzey ve güney cephelerinde üçer adet dikdörtgen pencereye, girişin sağında ve solunda birer, apsislerde ise küçük birer dikdörtgen pencereye yer verilmiştir. Çatının tam ortasında bir kubbe diğer yerlerde ise kırma çatı kullanılmıştır. Şebinkarahisar Meryemana Manastırı Şebinkarahisar İlçesi, Kayadibi Köyünde bulunan manastır Bizans dönemine aittir. Sarp bir kayalığın tam ortasında büyükçe bir oyuk içersine yapılmasıyla Trabzon Sümela Manastırı anımsatan yapının buradan etkilenerek inşa edildiği tahmin edilmektedir. Bir çok yapı kompleksinin bir arada bulunduğu manastırda yer yer düzgün kesme taş kullanılsa da aslında yapı düzgün olmayan yerli moloz taşlardan inşa edilmiştir.